6 Kasım 2014 Perşembe

Gül Toplamak


içinden geçen çocukluğunu, gençliğini gördüm senin 
yüzünde yol açan can kuşunu, aşka dair cümleni. 
ben gördüğümde bütün zamanlardaydın sen. 

anladım bir kadına düşerse ışık nehirlere fısıldayandan, 
gecenin koynundan gül toplar, başka şey gelmez elinden. 

sadece bunlar değil, sadece bunlar değil.. 
yokluğunda çınlayan boşluklardan mezunum. 

çok şey hissediyorum senin için 
ama bunlar değil senin istediğin.

Gül Toplamak - Birhan Keskin

Balıklı Meryem Ana Rum Ortodoks Manastırı, Zeytinburnu, 2014

Evin Halleri


Sen evden de benden de gidersin bazen
Yol seni bekler, yola koyulursun üşenmeden.
Susar derinden ev, ıssız halidir.
Ben sana, ev bana, sen eve, ev sana
Kara kara bakar ya bazen
Ah kıyamaz hani kimse kimseye.
Evin içerlek halidir, boynu eğilir.
Mutfakta çayın sesi demlenir
Sabah, benim sesimde sonbahar
Senin sesinde bir çocuk
Ev mutludur halinden, pötikarelenir.
Ben sana, sen bana soyunursun bazı geceler;
sen kendinden sarkarsın, ben kendimden.
Benlerimi saysın sabah Şerife teyze
Evin dağınık halidir.

Evin Halleri - Birhan Keskin

Temmuz 2014, Beyoğlu

Eski Avluda


Bir çiçek açtığında
Bir eski avluda
Diyor ki;
Çalıda sarı bir çiğdemim ben
Ve senin çok eski cümlen.
Sen otursan, gitmemiş ki! olsan
Ben sana bir eski Endülüs avlusu
İstersen serin bir Portofino getirsem
Ya da Yedigöllerin yedisini birden.
Bir çiçek açtığında
Bir eski avluda
Diyor ki;
Her şey çok eksik ve neredeyse yok gibiyken
Buldum buluşturdum kendime geldim
Tek eksik sensin! İncecik, çilli bir dille
sen de gelsen.
Ben sana kırmızı kiremitli bir çatı
Begonviller ve bir mavi kapı
Ve illa amansız bir avlu getirsem.
Dünya soğur, akşam serinlerken,
Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.
Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim,
Ve işte en geniş cümlem:
İçimi açtım sana.
İçini açmak için.

Eski Avluda - Birhan Keskin

Cihangir, 2014

Aşk


"Durup durup geçmesin içinden ağlamak
Dur, neden ağlıyorsun can’ım,
Yetmez mi ikimize bir sağanak…"
Birhan Keskin

Zeytinburnu, 2013



Yüzünde Bir Yer


"Gitmek başlı başına dokunaklı bir şey. Hele arkada kalıp gidişini izliyorsan birisinin, onunla ilgili son görüntü yalnızca belirgin sırt çizgileri oluyor. Her adımda açığa çıkan tabanlar, bundan böyle yokluğa, hiçler ülkesinin topraklarına basacakmış gibi geliyor insana. Dünyanın her köşesinde aynı otlar bitiyor halbuki. Değil mi ki duran kendinde duruyorsa öylece, giden de kendine yürüyor yollarını. Kimse kendini ben yitiğim diye tanıtmıyor da. Yitik dediğin, geride kalanları olduğu yere sıkıştıran insan boşluğu, hep ten kokan bir yatak." 
Yüzünde Bir Yer - Sema Kaygusuz

Avşa Adası, 2013